Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Perspektifinden Medyayı Konuştuk
Turkishe Network işbirliği ile hayata geçirdiğimiz ve toplumsal cinsiyet perspektifinden farklı konuları ele aldığımız etkinlik serisinin dördüncü etkinliğini “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Perspektifinden Medya” başlığı ile 21 Mayıs’ta İstasyonTEDÜ’de gerçekleştirdik. Bu buluşmada, dijital medyanın feminist söylem oluşturmada, yaygınlaştırmada ve feminist savunuculuk yapmadaki yerini konuştuk. TED Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümünden Dr. Öğretim Üyesi Duygu Onay Çöker’in moderasyonu ile gerçekleşen panelde gazeteci Özlem Akarsu Çelik, KızBaşına medya koordinatörü Merve Yapılı ile 5Harfliler ve Cin Ayşe bloglarına katkı sunan blogger Ezgi Tavas King, hem anaakım hem de dijital medya deneyimlerinden yola çıkarak zengin bir tartışma yürüttüler.

🎯 Medyanın Eşitliği Savunmada Sunduğu İmkanlar
Panel, geleneksel medyaya oranla etkileşimsel olanaklar sağlayan dijital medyaya odaklandı. Toplumsal cinsiyet eşitliğine dair taleplerin ortaya çıkmasında, politikacılar üzerinde baskı oluşturulmasında, hak arama ve adaletsizlere hızla yanıt verme sürecinde, benzer deneyimlerin paylaşılmasında ve internetin merkezsiz yapısından yararlanarak yaratıcı, dayanışmayı ve direnişi güçlendiren alanlardan biri olarak dijital medyanın olanakları, sınırlılıkları ve feminist hareketleri nasıl dönüştürdüğü tartışıldı.
Panelde en çok üzerinde durulan konulardan biri dijital medyanın feminist hareketler için alternatif bir kamusal alan olarak işlev görmesi, özgürleşmeci bir potansiyel barındırması ve patriyarkal hegemanyonın inşasını sağlayan rızanın sorgulanmasını sağlaması oldu. Özellikle dijital mecralarda kadınların ses çıkarma ve görünür olma pratikleri tartışılırken, bu alanların hem güçlendirici hem de kırılgan taraflarına dikkat çekildi. Duygu Onay Çöker, panelin başlangıcında dijital medyanın “şahit olmadığımız hikâyeleri” görünür kılma ve gündem yaratma gücüne, baskı kurabilme, harekete geçirebilme, birliktelik yaratma potansiyeline, savunuculuğu destekleyen özelliklerine vurgu yaptı. Özellikle örgütlenmemiş tekil seslerin birbirini bulması ve bir araya gelebilmesi, feminist özne olmanın yolunu açması, dijitalin örgütleyici ve bağlayıcı doğasına dikkat çekti.
Medyanın sunduğu imkanlar tartışmasında Ezgi Tavas, dijital medyanın geniş kitlelere ulaşma ve dayanışma için topluluk yaratabilme kapasitesine vurgu yaptı. Tavas, blog yazmaya başlama motivasyonunu “annelik deneyiminde kendini yetersiz hissetmesinin yarattığı utançtan kurtulmak, yalnız olmadığını bilmek ve benzer durumda olan başkalarının da yalnız olmadığını onlara hissettirmek” olarak anlattı. Tavas, dijital mecralarda feminist söylem üretmenin utanç, öfke, yalnızlık gibi hislerden kurtulmak ve bu hisleri başkaları ile paylaşmada faydalı bir yöntem olduğunu vurguladı. Sara Ahmed’in “Oyunbozan Feminist” söylemine atıfta bulunarak, dijitalde ses çıkarmayı oyunbozan feminist olma pratiklerine benzetti.

Benzer şekilde dijital medyanın kitleleri örgütleme ve birliktelik yaratma potansiyeline değinen Merve Yapılı ise KızBaşına’nın sosyal medya hareketliliğinin bu amaca ulaştığını vurguladı. KızBaşına’nın da kuruluş sürecini 2017’deki #MeToo hareketinin ivmesi ile birlikte değerlendiren Ezgi Tavas, KızBaşına’nın yürüttüğü dijital aktivizmin, kadınların yalnızlık hissini hafiflettiğini, örgütlü eylemleri mümkün kıldığını ve seslerini daha yüksekten daha geniş kitlelere duyurabildiklerini vurguladı. Tam da bu amaçla planlanan, “Neden Sustum?” ve “Bana Ses Ol” kampanyalarıyla kadınların anonim biçimde deneyimlerini paylaşabildiğini; bu anonimliğin de bir tür güçlenme imkanı sunduğunu ifade etti. Buna ek olarak Merve Yapılı, dijital dünyanın sağladığı örgütlenme gücünü “Gece yürüyüşlerini yasaklara rağmen dijital mecralar sayesinde sürdürebiliyoruz” diyerek özetledi. Mahsa Amini protestoları örneğiyle, dijital mecraların uluslararası farkındalık yaratmadaki rolüne dikkat çekti.
Özlem Akarsu Çelik ise gazetecilik ve dijital medya kesişiminde önemli farklılıklar olduğunu ve dijital medyanın imkanlarının her daim sınırlılıkları da gözetilerek tartışılması gerektiğine dikkat çekti. Dijital medyada oldukça sıklaşan, anonim şekilde çeşitli olayların raporlandığı, yurttaş gazeteciliğine benzer şekilde seyreden savunuculuğun, kolektif üretim ve editoryal süreçlerden uzak bireysel raportörlüğün risklerini hatırlattı.


Panelde dijital medyanın dönüştürücü etkisine dair ortak bir umut ve aynı anda eleştirel bir farkındalık vardı. Algoritmalar ile işleyen ve dijital monopolilerin yönetiminde işleyen bir sistemin çarklarında LGBTİ+ içeriklerin algoritmik olarak görünmez kılınması, hashtag kısıtlamaları ve paylaşımlarda teyit mekanizmasının olmaması dijital mücadeleye gölge düşüren sınırlılıklar olarak değinildi. Özlem Akarsu Çelik, yakın zamanda savaş haberleri yapan Filistinli gazetecilerin sosyal medya hesaplarının kapatılmasını örnek göstererek, “Özgürlük sağladığını düşündüğümüz şey bir noktada erişiminizi engelleyebiliyor. Muhatap yok, dev bir tekel gücüyle karşı karşıyayız” diyerek dijital medyada haber ve savunuculuk yapmanın kırılganlığına dikkat çekti.
Dijitalin sınırlılıklarına dair interaktif şekilde yürütülen ve katılımcılara canlı anketle anonim sorular yöneltilen tartışmada, dijital medyanın feminist hareket için sınırlılıklarının başında, özellikle sosyal medyanın bir “kendine yardım mekanizması” olarak çalışması gösterildi. Kadın cinayetlerine haberlerin paylaşımı, beğenilmesi, imza kampanyalarıyla farkındalık yaratma ve kamuoyu oluşturma süreçlerinde, bu durumun kadınları sokağa çıkmaktan alıkoyması ve sorumluluklarını yerine getirdiği algısını egemen kılması eleştirildi. Dijital medyada yapılan paylaşımların, uzun süreli politikalara dönüşmesinin olanakları ve anlık tepkilerin sonuçları tartışıldı. Yankı odaları, algoritmaların ticari kampanyaları öne çıkararak feminist mesajları görünmez kılmaları, kadınların teknolojiye erişiminin etnisite, yaş, sınıf gibi faktörlere bağlılığı da sınırlılıklar arasında tartışıldı.

Dijital Anlatılar, Dayanışma ve Dönüşüm
Panelde feminist söylem ve kampanyaların kısıtlılıklarının dijital alanın yaygınlaşmasıyla beraber aşıldığına da vurgu yapıldı. Dijitalde anlatı kurmanın yalnızca bilgi aktarılan değil, aynı zamanda duyguların dönüştüğü bir alan olduğuna da sıkça değinildi. Dijital medyada savunuculuk yapmanın kişisel olumsuz duyguların “taraf değiştirmesini” sağladığı tartışıldı. Dijitalin yalnızca mağduru değil, failleri de görünür kıldığını; böylece toplumsal baskının yönünü değiştirdiği belirtildi. Ancak bu gücün beraberinde “linç kültürünün” de geliştiği vurgulandı. Özlem Akarsu Çelik, linç kültürünün bilinçsizce desteklenmemesi ve doğru tarafın savunuculuğunun yapıldığına emin olunması için ifşa edilen tarafların dinlenmesi ve teyitli bilgiye erişilmesinin önemli olduğu vurgulandı. Anaakım medyanın ilkeleri arasında yer alan bilgi teyit etme pratiğinin dijital medyada yeterince yer bulamaması, savunuculuğun etkisini zayıflatan bir unsur olarak öne çıktı. Bu bağlamda, dijital mecraların feminist savunuculuğa sağladığı hız ve görünürlük avantajları, beraberinde etik sorumlulukları da kaçınılmaz kılıyor.
“Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Perspektifinden Medya” etkinliği, katılımcıları medyayı bir temsil aracı olmanın ötesinde, bir direnç ve dayanışma alanı olarak düşünmeye davet etti. Dijital mecraların sağladığı görünürlük, örgütlenme ve ifade olanakları, feminist savunuculuğu yeni biçimlere taşıyor. Ancak bu süreç, dikkatli bir etik farkındalıkla yürütülmeli. Katılımcıların da vurguladığı gibi: yalnızca görünmek değil, birbirimizi görmek ve duyurmak için de dijitalde birlikteyiz.
Bir sonraki buluşmamız ne zaman?
Etkinlik serimizin beşinci buluşması 7 Ağustos, Perşembe günü çevrimiçi ortamda gerçekleşecek. Bu buluşmamızda “Kariyer” alanına toplumsal cinsiyet perspektifinden bakacak ve bu alanı daha kapsayıcı hale getirmenin yollarını tartışacağız Etkinlik serimizin duyurularını ve önceki etkinliklerimizin çıktılarını sosyal medya hesaplarımız üzerinden takip edebilirsiniz.
